ARAŞTIRMA MAKALESI | |
1. | Kısa süreli ameliyatlarda laringeal maske havayolu ve Cobra perilaringeal havayolunun etkinlik ve komplikasyonlarının karşılaştırılması A comparison of the effectiveness and complications of the laryngeal mask airway and the perilaryngeal airway-Cobra during operations of short duratıon Kemal Tural, Hüsnü Süslü, Gülten Arslan, Yaman ÖzyurtSayfalar 57 - 65 AMAÇ: Bu çalışmada, kısa süreli operasyonlar esnasında laringeal maske havayolu (LMH) ve Cobra perilaringeal havayolunun (CPH) etkinlik ve komplikasyonları karşılaştırıldı. YÖNTEMLER: Genel anestezi altına girecek 80 ASA I-II hasta rasgele olarak LMH ve CPH uygulamasına göre ayrıldı. Her iki gerecin yerleştirme kolaylıkları, yerleştirme zamanı, uygulama sayısı, hemodinamik parametrelere etkileri, yeterli ve güvenli havayolu sağlaması, tepe havayolu basıncı, inspiratuvar ve ekspiratuvar tidal volüm, anestezi süresince ve sonrasında kaf basınçları ve komplikasyonları karşılaştırıldı. BULGULAR: LMH yerleştirme zamanı 24,2±10,13 s, 1. denemede başarı oranı %85 idi. CPH’de yerleştirme zamanı 20,85±7,52 s, 1. denemede başarı oranı %92 idi. Ancak aradaki farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0,05). Anestezi sırasında çeşitli zamanlardaki havayolu tepe basıncı CPH grubunda LMA grubundan yüksek idi (p<0,05). CPH grubunda 7 hastada dilde morarma gözlendi, istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0,05). SONUÇ: Biz her iki gerecin de pozitif basınçlı ventilasyon için kısa süreli cerrahi girişim ve seçilmiş olgularda efektiflik ve havayolu güvenilirliği açısından benzer ve CPH’nin havayolu yönetimi uygulamalarında klasik LMA’ya bir üstünlüğü olmamakla birlikte alternatif olabileceği kanaatindeyiz. |
2. | Sıçanlarda oluşturulmuş deneysel modelde preoperatif alanin–glutaminden zenginleştirilmiş diyetin kolon anastomozu üzerine etkileri The effect of L-alanyl L-glutamine-enriched diet on elective colonic anastomosis in rats Erdem Öztürk, Nejdet Bildik, Ayhan Çevik, Mehmet Altıntaş, Hüseyin Ekinci, Gülay Dalkılıç, Nagehan Barışık, Mustafa GülmenSayfalar 66 - 73 AMAÇ: Glutamin, intestinal mukoza üzerinde trofik etkisi ve permeabiliteyi azaltıcı etkisiyle bağırsak metabolizması ve fonksiyonunun devamı için vazgeçilmezdir. Bu çalışmada, preoperatif dönemde alanin ve glutaminden zenginleştirilmiş diyet verilmesinin, kolon anastomozu üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçladık. YÖNTEMLER: Deneysel çalışmamızda preoperatif olarak 7 gün boyunca standart beslenmeye ek olarak 0,52 g/kg/gün glutamin (L-alanin L-glutamin solüsyonu %20 Dipeptiven-Fresenius Kabi BadHomburg, Almanya) eklendi. Deneklere kısmi olarak sağ kolon rezeksiyonu ve anastomoz uygulandı. Denekler 3. ve 7. günlere sakrifiye edildi. Çalışmamızda doku hidroksiprolin miktarını ve anastomoz patlama basıncını ölçerek anastomoz dayanıklılığını araştırdık. BULGULAR: Çalışmamızda deney grubunda kontrol grubuna oranla 3. günde ve 7. günde anastomoz hattındaki hidroksiprolin düzeyinde anlamlı artış saptandı (p<0,001). Yine deney grubunda kontrol grubuna oranla anastomoz patlama basıncı değerleri anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0,001). SONUÇ: Sonuç olarak enteral L-Alanin L-Glutamin desteği verilen deneklerde anastomoz dayanıklılığının arttığı biokimyasal, biyomekanik ve histopatolojik olarak saptanmıştır. |
3. | Anne ve kordon kanı çinko düzeyleri ile yenidoğanın antropometrik ölçümleri arasındaki ilişki The relationship between maternal and cord blood zinc levels and newborn anthropometric measurements Mikail Genenş, İbrahim Şilfeler, Dilek Benk Şilfeler, Yekta Canbak, Hilal Kurnaz, Bayram Ali Dorum, Fügen PekünSayfalar 74 - 81 AMAÇ: Bu çalışmada, kordon kanı ve anne kanı çinko değerlerinin karşılaştırılması ve bu değerlerle yenidoğan antropometrik ölçümleri arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: Araştırma kapsamında 84 annenin ve bebeklerinin kordon kanındaki çinko değerleri, yenidoğanların antropometrik ölçümlerinden en sık kullanılan kilo, boy ve baş çevresi incelendi. Bebeklerin doğum kiloları baz alınarak üç grup oluşturuldu. Doğum kilosu 2200-2999 gr arasında olan bebekler Grup 1, 3000-3399 gr arasında olan bebekler Grup 2 ve 3400-5100 gr arasında olan bebekler Grup 3 olarak sınıflandırıldı. Bulunan değerlerin istatistiksel değerlendirilmeleri yapıldı. BULGULAR: Her üç grup arasında cinsiyet, doğum şekli, parite, anne yaşı, anne kanı çinko değerleri ve kordon kanı çinko değerleri açısından fark yok iken; doğum kiloları, bebeklerin baş çevreleri, bebeklerin boyları arasında anlamlı fark bulundu. Anne kanı çinko değerleri ve baş çevreleri arasındaki ilişkiye bakıldığında Grup 2’de orta derecede bir ilişki saptanırken, Grup 1 ve Grup 3’de düşük derecede bir ilişki saptandı. Anne kanı çinko değeri ve doğum boyu arasındaki ilişkiye bakıldığında ise her üç grupta da düşük derecede bir ilişki saptandı. Anne kanı çinko değeri, kord kanı çinko değeri ile doğum sayısı arasında tüm gruplarda düşük bir ilişki saptandı. Anne kanı çinko değerleri ve kord kanı çinko değerleri karşılaştırıldığında ise annenin çinko değerleri kord kanı çinko değerlerinden anlamlı derecede düşük saptandı. SONUÇ: Bu bulgular ile literatüre bakıldığında aynı yönde ya da tam tersi yönde sonuçların bulunduğu çalışmalara rastlamak mümkündür. Dolayısıyla bu konuda doyurucu cevaplar için daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. |
4. | Geriatrik hastaların ürolojik cerrahi girişimlerinde uygulanan spinal anestezide levobupivakain ve levobupivakain-fentanilin etkilerinin karşılaştırılması Comparison of levobupivacaine and levobupivacaine-fentanyl for urologic surgery in geriatric patients under spinal anesthesia Nilgün Kars Şenyaşar, Hakan Erkal, Feriha Temizel, Yaman ÖzyurtSayfalar 82 - 89 AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, yaşlı hastalarda levobupivakain ve levobupivakaine fentanil eklenmesi ile gerçekleştirlen spinal anestezinin kalitesi ve klinik etkilerini kıyaslamaktır. YÖNTEMLER: Bu prospektif randomize kontrollü çalışmada ürolojik operasyon planlanan fiziksel durumu ASA I, II ve III grubuna dahil 50 hasta iki gruba ayrıldı. Beyin omurilik sıvısının serbest olarak gelişi ile spinal iğne ucunun subaraknoid aralıkta olduğu doğrulandıktan sonra, hastalara 2 ml (10 mg) %0,5’lik levobupivakain + 0,2 ml serum fizyolojik (Grup L) veya 2 ml (10 mg) %0,5’lik levobupivakain + 0,2 ml (10 mcg) fentanil (Group LF) uygulandı. Blok başlangıç zamanı, maksimum duysal blok üst seviyesi, motor blok düzeyi, analjezi süresi, yan etkiler ve hasta memnuniyeti araştırıldı. BULGULAR: Ortalama motor blok zamanı ve ortalama motor bloğun gerileme zamanı arasında fark bulunamadı. Grup L’de duyusal bloğun iki dermatom gerileme zamanı grup LF’den belirgin olarak hızlı bulundu. İlk analjezik gereksinim zamanı LF grubunda L grubundan daha yüksek bulundu. SONUÇ: Geriatrik olgularda, levobupivakaine 10 mcg fentanil eklenmesi yeterli anestezi ve iyi bir postopertif analjezi sağlamaktadır. |
OLGU SUNUMU | |
5. | Derin anemi ve yaygın lenfadenomegali ile kendini gösteren sistemik lupus eritematozus olgusu Systemic lupus erythematosus presenting with severe anemia and generalized lymphadenomegaly Naciye Demirel Yıldırım, Demet Aydın, Meral Mert, Savaş Tuna, Ercan Bıçakcı, Meliha Nalçacı, Öner DoğanSayfalar 90 - 94 Sistemik lupus eritematozus (SLE), nükleer antijenlere karşı doğrudan oto-antikor gelişimi ile kendini gösteren, otoimmün kökenli ve klinik olarak heterojen bir hastalıktır. SLE birçok sistem ve organ tutulumu ile kendini gösterebilir. En yaygın bulgular raş, artrit, halsizlik, nefrit ve nörolojik bulgulardır. Ancak anemi, trombositopeni, lokalize veya yaygın lenfadenomegali de SLE’li hastalarda görülebilen bulgulardır. Bu yazıda, derin anemi, yaygın lenfadenomegali ve kilo kaybı ile hematoloji polikliniğimize müracaat etmiş, yapılan incelemeler sonucunda SLE tanısı konmuş olan 17 yaşında bir kadın hasta bildirilmiştir. |
6. | Minör travmanın neden olduğu renal anjiomyolipom rüptürü The rupture of renal angiomyolipoma caused by minor trauma Ahmet Bora Gül, Veli Sudutan, Bülent Altunoluk, Kemal ŞekkeliSayfalar 95 - 98 Anjiyomiyolipom matür yağ dokusu, düz kas hücre demetleri ve kalın duvarlı kan damarlarının değişen oranlarda karışımından oluşan, nadir görülen benign mezenkimal bir tümördür. Bu tümör genellikle hamartom olarak kabul edilmektedir. Anjiyomiyolipom en sık görülen renal hamartomdur. Genelde tesadüfen saptanan semptomsuz lezyondur, ancak sıklıkla tüberoz skleroz gibi sistemik hastalıklarda da görülür. Dört santimetreden daha büyük anjiyomiyolipomda kanama riski artmaktadır. |
7. | Erken adölesan dönemde akut karın nedeni olarak izole tubal torsiyon Isolated tubal torsion as a cause of acute abdomen in the early adolescent period Burcu Artunç, Dilek Benk Şilfeler, Mahmut ErdemoğluSayfalar 99 - 102 Akut karın çok çeşitli nedenleri olan, bazen benign, bazen de ölümcül potansiyeli olan ağrılı karın sendromlarının tanımını oluşturur. İzole tubal torsiyon, akut karın tablosuna neden olabilecek çok ender bir durumdur. Spesifik klinik özellikleri veya görüntüleme yöntemi olmadığından tanı genellikle cerrahi girişim sonrasında konulmaktadır. Bu yazıda, izole tubal torsiyon nedeni ile akut karın tablosunda başvuran 14 yaşında cinsel inaktif bir olgu sunuldu. Tubanın izole torsiyonu, 1/1,5 milyon sıklıkta çok ender görülen bir akut karın nedenidir. Tanısı genellikle cerrahi eksplorasyon sırasında konulmaktadır. Ameliyat öncesinde over kistleri ile karışabilmektedir. Zamanında yapılan girişim tubanın korunması açısından önemli olduğu için akut karın ile başvuran genç hastalarda bu ender durumun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. |
8. | İntrakraniyal uzanım gösteren sfenoetmoidal semento-ossifiye fibrom Sphenoethmoidal cemento-ossifiying fibroma extending intracranially Arif Şanlı, Sedat Aydın, Gökhan Altın, Mustafa Paksoy, Özlem Çelebi, Nimet KaradayıSayfalar 103 - 107 Semento-ossifiye fibroma kemiğe benzeyen kalsifiye sementum dokusu ile fibröz dokuyu ya da her ikisini birden içeren selim fibro-ossöz bir lezyondur. Çoğunlukla mandibula ve maksillada görülür. Fakat nadiren etmoid ve sfenoid sinüsü de tutabilir. Sekiz yaşındaki kız çocuğu olan olgumuzda 3 aydır devam eden horlama, burun tıkanıklığı ve burun akıntısı şikayetleri mevcuttu. Fizik muayene de nazal kavitenin sol tarafını dolduran sert, büyük bir kitle izlendi. Manyetik rezonans görüntülemede sol etmoid ve sfenoid sinüste, düzgün sınırlı, yuvarlak, 55x40x50 mm boyutunda kitle saptandı. İntrakraniyal yayılımından dolayı tümör anterior transbazal ve transnazal endoskopik yaklaşım ile çıkarıldı. Histopatolojik tanısı semento-ossifiye fibrom olarak geldi. |
DERLEME | |
9. | Uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitlerinin yenidoğan beslenmesindeki rolü The role of long chain polyunsaturated fatty acids in neonatal nutrition Emrah Can, Serdar Cömert, Sinan Uslu, Ali Bülbül, Fatih Bolat, Asiye NuhoğluSayfalar 108 - 112 Makale Özeti | |