ARAŞTIRMA MAKALESI | |
1. | Kliniğimizde Karaciğer Parenkimi, Ekstrahepatik Ve İntrahepatik Safra Yollarının İntraoperatif Ultrasonografik Değerlendirilmesi Intraoperatıve Ultrasonographıc Evaluatıon Of Lıver Parenchyma And Extrahepatıc And Intrahepatıc Bıle Ducts In Our Clınıc Barış Tüzün, Murat Çağ, Feyyaz Onuray, Nimet Süslü, Levent Kaptanoğlu, Erhan Tunçay, Turgay Erginel, Fatma Aykan, Selahattin VuralSayfalar 1 - 6 AMAÇ: Kliniğimizde son yıllarda safra yolları cerrahisinde uygulamaya başlanılan intraoperatif ultrasonografi (USG) ve ameliyat öncesi USG sonuçları karşılaştırıldı. Safra kesesi duvar kalınlığı, koledok iç çapı, periferik intrahepatik safra yolları çapı, safra kesesi ve koledok içeriği açısından istatistiksel fark saptanmadı. Ameliyat öncesinde uygulanan USG’nin kolelitiazisi saptama açısından duyarlılığı %86,6 olarak bulundu, özgüllüğü %100 olarak hesaplandı. Ameliyat öncesi USG’nin koledokolitiazis varlığını saptama oranı %57 olarak bulundu. İntraoperatif USG’nin ise koledokolitiazisi saptama açısından duyarlılığı ve özgüllüğü %100 olarak hesaplandı. YÖNTEMLER: BULGULAR: SONUÇ: |
2. | Erişkinlerin Distal Humerus Eklem İçi Kırıklarının Cerrahi Tedavisi Surgıcal Treatment Of Intraartıcular Dıstal Humeral Fractures In Adults Güven Bulut, Bekir Tutarlı, Talat Çağırmaz, Muzaffer YıldızSayfalar 7 - 13 AMAÇ: Bu çalışmada seyrek görülen ve tedavisi zor olup, bazen önemli komplikasyonlarla sonuçlanan erişkinlerin distal humerus eklem içi kırıklarının cerrahi tedavisinin sonuçları tartışıldı. Çalışmada 27 erişkin hastanın (19 erkek, 8 kadın; ort. yaş 31; dağılım 15-79) distal humerus eklem içi kırığı değerlendirildi. Kırık nedeni olarak olguların 11’inde (%41) düşme, 9’unda (%33) yüksekten düşme, 5’inde (%18) trafik kazası, 1’er (%4) olguda iş kazası ve spor yaralanması saptandı, altı olguda (%26) ek lezyonlar da vardı. AO sınıflamasına göre 2 (%8) tip B1, 1 (%4) tip B2, 4 (%15) tip B3, 5 (%18) tip C1, 12 (%44) tip C2, 3 (%11) tip C3 kırık saptandı. Olguların 21’i (%78) kapalı, 6’sı (%22) açık kırıktı. Tip C kırıklı olgularda açık kırık oranı %30 olarak belirlendi. Olgular ortalama 7’inci günde ameliyat edildi. Cerrahi yaklaşım olarak olguların 13’ünde (%48) olekranon osteotomisi, 10’unda (%37) Campbell’in tarif ettiği triseps kesisi, 4’ünde (%15) posterolateral kesi kullanıldı. Kırıkların 9’una (%33) rijit osteosentez, 18’ine (%67) ise rijit olmayan osteosentez uygulandı. Ameliyat sonrası olabildiğince erken dönemde rehabilitasyona başlandı. Hastanede yatış süresi ortalama 12 gün, ortalama takip süresi 65 ay idi. Jupiter’in klinik değerlendirme skalasına göre olguların 9’u (%32) mükemmel, 12’si (%44) iyi, 3’ü (%12) orta, 3’ü (%12) kötü sonuç olarak değerlendirildi. Orta ve kötü sonuçların tümü C tipi kırıkları olan ve 5. günden sonra ameliyat edilen olgularda alındı. Ortalama fleksiyon-ekstansiyon hareket açıklığı tüm seride 105°, C tipi kırıklarda 100°, B tipi kırıklarda 121° bulundu. Ameliyat sonrası komplikasyon olarak olguların 4’ünde (%15) ulnar sinir nöropraksisi, 2’sinde (%8) miyozitis ossifikans, 6’sında (%22) enfeksiyon görüldü. Erişkinlerin distal humerus eklem içi kırıklarında erken cerrahi girişim, uygun yaklaşım, eklem hattının anatomik redüksiyonu, stabil fiksasyon ve erken rehabilitasyonla iyi sonuçlar alınabilir. YÖNTEMLER: BULGULAR: SONUÇ: |
3. | Konjenital Katarakt Cerrahisinde Lens Aspirasyonu, Ön Vitrektomi Ve Arka Kapsüloreksis Uygulamasının Arka Kapsül Kesafeti Üzerine Etkisi The Effect Of Lens Aspıratıon, Anterıor Vıtrectomy And Posterıor Capsulorrhexıs On Secondary Opacıfıcatıon Of The Posterıor Capsule Followıng Pedıatrıc Cataract Surgery Şülay Eraslan Özdil, Yeşim Oral, Onur Karadağ, Nesrin Tutaş Günaydın, Ömer Kamil DoğanSayfalar 14 - 17 AMAÇ: Konjenital katarakt cerrahisinde lens aspirasyonu, ön vitrektomi ve arka kapsüloreksis uygulamasının arka kapsül kesafeti üzerine olan etkisi değerlendirildi. Sağlık Bakanlığı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Göz Kliniği’nde Kasım 1998-Ocak 2006 tarihleri arasında konjenital katarakt nedeniyle ameliyat edilen 15 olgunun 26 gözü çalışma kapsamına alındı. Cerrahi sonrası takip süresi ortalama 13,2 aydı (6-48 ay). Cerrahi sırasında 15 (%71) göze arka kapsüloreksis yapıldı, 6 (%29) gözde de operasyon sırasında arka kapsül perfore oldu ve ön vitrektörle kapsülotomi açıklığı genişletildi. Olguların 21’ine (%81) ön vitrektomi uygulandı. Toplam 5 (%19) göze ön vitrektomi ve arka kapsüloreksis yapılmadı. Göz içi lens implantasyonu 26 gözün 15’ine (%57,6) uygulanırken, 11’i (%42,4) afak bırakıldı. Arka kapsüloreksis ve ön vitrektomi yapılmayan 5 gözün 2’sinde (%40) fibrin reaksiyonu, 1’inde (%20) pupilla şekil bozukluğu, 2’sinde (%40) arka kapsül kesafeti, arka kapsüloreksis ve ön vitrektomi yapılan 21 gözün 8’inde (%38) fibrin reaksiyonu, 9’unda (%38) pupilla şekil bozukluğu gelişmiştir. Arka kapsüloreksis ve ön vitrektomi yapılan hiçbir gözde arka kapsül kesafeti; görülmemiştir. Konjenital kataraktlı olgularda, lens aspirasyonu ile birlikte arka kapsüloreksis ve ön vitrektomi uygulaması, ameliyat sonrası en önemli komplikasyon olan arka kapsül kesafeti görülme olasılığını oldukça azaltmaktadır. YÖNTEMLER: BULGULAR: SONUÇ: |
4. | Karaciğerde Atrofi-Hipertrofi Kompleksi Gelişmiş Olgularda İntraoperatif Vasküler Yaralanmalar Intraoperatıve Vascular Injurıes In Cases Wıth Atrophy-Hypertrophy Complex Of Lıver Barış Tüzün, Murat Çağ, Nimet Süslü, Feyyaz Onuray, Levent Kaptanoğlu, Fatma Aykan, Tolgay Akın, Engin Baştürk, Selahattin VuralSayfalar 18 - 24 AMAÇ: Karaciğerin bir lobunda atrofi ve bu durumu kompanse etmek amacıyla karşı lobda hipertrofi gelişmesine atrofi-hipertrofi kompleksi (AHK) adı verilir. Çalışmamızda 2004 yılı içerisinde AHK gelişen 20 olguda, karaciğer kitlelerine yönelik cerrahi girişimlerde vasküler yaralanma oranı araştırıldı. Tüm olgulara ameliyat öncesi ultrasonografi (USG), bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme, ameliyat esnasında ise intraoperatif USG uygulandı. Atrofi 13 (%65) olguda sağda, 7 (%35) olguda solda saptandı. Konulan tanılar olguların 4’ünde (%20) karaciğer hemanjiyomu, 11’inde (%55) karaciğer hidatik kisti, 2’sinde (%10) hepatoselüler karsinom, 1’inde (%5) kolon tümörü metastazı, 1’inde (%5) fokal nodüler hiperplazi, 1’inde (%5) ise karaciğer apsesi idi. Üç (%15) olguda karaciğer içi ve dışı vasküler yaralanma gelişti. Yaralanan vasküler yapılar 1 (%5) olguda sol lateral segment portal ven dalı ve 2 (%10) olguda sağ hepatik ven dalıydı. Tüm yaralanmalar inkomplet olup, primer olarak tamir edildi. YÖNTEMLER: BULGULAR: SONUÇ: |
OLGU SUNUMU | |
5. | Hepatit A Enfeksiyonuyla İlişkili Şiddetli Trombositopeni: Olgu Sunumu Severe Thrombocytopenıa Related To Hepatıtıs A Infectıon: A Case Report Erdal PekerSayfalar 25 - 27 Hepatit A tüm dünyada sıkça görülen, fekal-oral yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Genellikle gürültülü bir tablo ile başlayarak, hafif bir gidiş gösterir. Hepatit A enfeksiyonuna bağlı trombositopeni, menoraji ve purpura görülebilmektedir, ancak immün trombositopeni ender olarak bildirilmektedir. Bu yazıda, hepatit A enfeksiyonuna bağlı immün trombositopeni geliştiği düşünülen 12 yaşında bir kız olgu sunuldu. Hepatit A enfeksiyonu trombositopeniye neden olabildiğinden bu tip olgularda ayırıcı tanıda düşünülmelidir. |
6. | Hipotiroidili Olguda Anestezik Yaklaşım: Olgu Sunumu Anesthetıc Approach Of Prımary Hypothyroıdısm: Case Report Feriha Temizel, Tamer Kuzucuoğlu, Gülten Arslan, Hacer Yeter, Cihan Kolip, Zuhal ArıkanSayfalar 28 - 30 Hipotiroidizm, kardiyovasküler sistemde depresyon, anormal baroreseptör fonksiyonu, plazma volümünde azalma, karaciğer ilaç metabolizmasında bozulma, hipoglisemi, hiponatremi ve hipotermiye neden olabilir. Bu tür olgularda genel anesteziklere karşı artmış duyarlılık olduğundan, hasta cerrahi öncesi mutlaka ötiroid duruma getirilmelidir; ancak anestezistler acil ameliyat gerektiren bazı hastalarda hipotiroidi ile karşılaşmaktadırlar. Bu olgu sunumunda, ameliyat öncesi değerlendirmede hipotiroidi tanısını konulan ve acil parsiyel kalça protezi uygulanan 69 yaşındaki kadın olgunun anestezi uygulaması literatür eşliğinde sunuldu. |
7. | Ergenlik döneminde memede dev fibroadenom: Olgu sunumu Giant fibroadenoma of the pubertal breast: Case report Ayşegül Yavuz, Ali Dursun Kan, Aykut Mısırlıoğlu, Tayfun AközSayfalar 31 - 34 Dev fibroadenomlar puberte döneminde memede tek taraflı hızlı büyüme ile karşımıza çıkan iyi huylu kitlelerdir. Tanı meme biyopsisi ile konur. Tedavisi konservatif cerrahi girişimlerdir. Bu yazıda, memede dev fibroadenom nedeni ile kliniğimizde tedavi edilen bir olgu sunuldu. Olgu nadir görülmesi nedeni ile literatür bilgileri ışığında tartışıldı. |
8. | İki Taraflı Anterior Serebral Arter İnfarktına Bağlı Akinetik Mutizm: OLGU SUNUMU Akınetıc Mutısm Due To Bılateral Infarctıon Of Anterıor Cerebral Artery: Case Report Recep Alp, Selen İlhan AlpSayfalar 35 - 38 Akinetik mutizm birçok hastalık nedeniyle oluşabilir. İki taraflı anterior serebral arter infarktı nadirdir; bununla birlikte sıklıkla akinetik mutizm tablosuna yol açmaktadır. Bir olgu nedeniyle iki taraflı anterior serebral arter infarktı nedenleri ve akinetik mutizm patogenezi tartışıldı. |
9. | Blefarokonjonktivitin az görülen bir nedeni: Phthiriasis palpebrarum A rare and uncommon cause of blepharoconjunctivitis: Phthiriasis palpebrarum Arzu Taşkıran Çömez, Onur Karadağ, Baran Kandemir, Ömer Kamil DoğanSayfalar 39 - 42 Altı yaşındaki kız çocuğu her iki göz kapağında ödem ve kaşıntı ile babaannesi tarafından polikliniğimize getirildi. Olgunun 1 hafta önce özel bir göz merkezine aynı şikayetle başvurduğu, kirpik dibi iltihabı ve alerji tanısı ile adını bilmedikleri iki damla verildiği, fakat şikayetlerinin damlalarla azalmayıp gittikçe arttığı babaanne tarafından anlatıldı. Olgunun konjonktivaları hiperemik ve pürülan sekresyonlu olup, ileri derecede kemozis vardı. Göz kapakları incelendiğinde kirpik diplerinde eklemli bacakları olan hareketli canlılar ve çok sayıda konkresyo benzeri oluşumlar görüldü. Phthiriasis palpebrarum tanısı konularak, bitler ve yumurtaları (sirke) sıvı vazelin uygulandıktan sonra bir forceps yardımı ile mekanik olarak temizlendi. Ailenin tüm fertlerinin tedavi edilmesi gerektiği aileye anlatıldı. Kötü hijyen, kalabalık yaşam ortamları en sık neden olmasına rağmen, phthirus palpebrarum tanısı konan küçük bir çocukta cinsel istismar her zaman akla getirilmelidir. |
10. | İki Taraflı Legg-Calvé-Perthes Hastalığına Bağlı Oluşan İliopsoas Bursiti: Olgu Sunumu An Ilıopsoas Bursıtıs Due To Bılateral Legg-Calvé-Perthes Dısease: Case Report Muhsin Dursun, Volkan Gürkan, Haldun Orhun, Tuğrul Berkel, İlhan BayhanSayfalar 43 - 47 İliopsoas bursa, kalça eklemi anteriorunda iliopsoas kası posteriorunda yerleşen normal anatomik bir yapıdır. İliopsoas bursanın enflamasyonu sonucu sıvı toplanmasıyla birlikte oluşan distansiyon neticesinde meydana gelen patoloji iliopsoas bursiti olarak adlandırılır. İliopsoas bursiti genellikle sporcularda akut travma veya tekrarlayan mikrotravmalar sonucu oluşmaktadır. Nontravmatik oluşan iliopsoas bursiti oldukça nadirdir ve daha çok romatoid artritte görülür. Bunun yanında osteoartrit, osteokondromatozis, pigmente villonodüler sinovit, sinovyal kondromatozis, enfeksiyon, psödogut, metastatik kemik hastalığı ve geçirilmiş kalça cerrahisine bağlı oluşabilir. Legg-Calvé-Perthes hastalığına bağlı oluşan, inguinal bölgede kitle şeklinde başlayarak femoral sinir basısına kadar ilerleyen ve bacakta parestezi oluşturan, aynı zamanda femoral vene bası yaparak bacakta şişliğe neden olan semptomatik bir iliopsoas bursiti olgusu sunuldu. |
11. | İnguinal Herni Kesesinde Akut Apendisit Hali: Olgu Sunumu Acute Appendıcıtıs In An Inguınal Hernıa Sac: Case Report Özgür Ekinci, Bülent Gürbüz, Süleyman Orman, Tolga Canbak, Haydar Yalman, Rafet Yiğitbaşı, Fikret AksoySayfalar 48 - 50 İnguinal fıtık kesesi içerisinde akut apendisit halinin görülmesi ilk defa 1735 yılında Clauidius Amyand tarafından tanımlanmıştır. Bu durum Amyand herni olarak tanımlanmış olup, ayrıca bu tarihte ilk olarak yapılan apendektomidir. Bu yazıda, kliniğimizde ameliyat edilen bir Amyand hernisi olgusu, görülme sıklığı, ameliyat öncesi tanı olasılıkları ve ameliyat yönteminin seçimi literatür bilgileriyle değerlendirildi. |
DERLEME | |
12. | Allerji Ve Anestezi Allerji Ve Anestezi Hakan Erkal, Yaman Özyurt, Zuhal ArıkanSayfalar 51 - 56 Makale Özeti | |