INTRODUCTION: The localization of colon tumors has prognostic significance. Based on the origin of the primary mass, tumors are classified as right or left colon tumors. During embryological development, right colon tumors (RCC) originate from the mid-gut, while left colon tumors (LCC) originate from the hind-gut. Transverse colon tumors (TCC) account for 10% of all colon tumors. Due to their heterogeneous embryological development, these tumors can behave similarly to either right or left colon tumors. Our knowledge of prognosis is limited due to their inclusion in studies as right colon tumors or exclusion from studies. Our study aims to investigate whether TCC differs from right or left colon tumors by utilizing clinical, pathological, and molecular prognostic factors known to be important in colon cancer, as well as their anatomical localization.
METHODS: Non-metastatic patients who underwent surgery for transverse colon cancer at our hospital were retrospectively included. Demographic data, pathological features, and treatment status were analyzed.
RESULTS: Seventy-six patients with transverse colon tumors who underwent surgery were included in our study. No significant difference was found between recurrence and gender, comorbidity, type of surgery, stage at diagnosis, grade, pathological nodal stage, MSI status, and adjuvant treatment status (p>0.05). However, a significant difference was observed in the relationship between recurrence and histopathological subtype, ECOG, perineural invasion, lymphovascular invasion, and pathological T stage. Multivariable analysis of parameters associated with recurrence revealed that the presence of perineural invasion alone increased recurrence by 25 times and was found to be an independent poor prognostic factor.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Perineural invasion was found to be an independent prognostic indicator that predicts recurrence by 25 times in non-metastatic patients with transverse colon tumors. This result can be effectively used in predicting prognosis and making treatment decisions in patients.
GİRİŞ ve AMAÇ: Kolon tümörlerinde primer kitlenin lokalizasyonu prognostik önem göstermektedir. Primer kitlenin orijin aldığı bölgeye göre sağ veya sol kolon tümörü tanımı kullanılmaktadır. Embriyolojik gelişim esnasında sağ kolon tümörleri (RCC) mid-gut; sol kolon tümörleri (LCC) ise hind-gut’tan köken alırlar ve lokal evrede cerrahi yaklaşımlar, metastatik evrede ise kullanılan tedavi ajanlarına karşı prediktif farklar izlenmektedir. Transvers kolon tümörleri (TCC) tüm kolon tümörlerinin yüzde 10’luk kısmını oluşturmaktadır. Bu tümörler, heterojen embriyolojik gelişimleri nedeniyle sağ veya sol kolon gibi davranış gösterebilirler. Klinik çalışmalarda çoğunlukla sağ kolon tümörlerine dahil edilmeleri ya da çalışmadan dışlanmaları nedeniyle prognoz hakkında net bilgimiz bulunmamaktadır. Çalışmamızda kolon kanserinde önemini bildiğimiz klinik, patolojik ve moleküler prognostik faktörleri ve anatomik lokalizasyonunun fark gösterip göstermediğini kullanarak TCC’nin sağ veya sol kolon tümörlerinden farklı olup olmadığını araştırmayı amaçladık.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Hastanemizde transvers kolon kanseri nedeniyle ameliyat olmuş nonmetastatik hastalar retrospektif olarak dahil edildi. Demografik veriler ve patolojik özellikleri ile tedavi durumları incelendi.
BULGULAR: Çalışmamıza transvers kolon yerleşimli ameliyat edilmiş 76 hasta alındı. Nüks ile cinsiyet, komorbidite, operasyon şekli, tanı anı evresi, grade, patolojik nod evresi, MSI durumu ve adjuvan tedavi durumunun ilişkisi incelendiğinde anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Histopatolojik alt tip, ECOG, perinöral invazyon, lenfovasküler invazyon ve patolojik T evresi ile nüks ilişkisi incelediğinde anlamlı fark olduğu görüldü. Nüks ile ilişkisi olan parametrelerin multivariable analizinde ise perinöral invazyon varlığının tek başına nüksü 25 kat artırıp bağımsız kötü prognostik faktör olduğu bulundu.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamızda nonmetastatik opere transvers kolon yerleşimli kolon kanserli hastalarda perinöral invazyonun nüksü 25 kat öngören bağımsız prognostik bir belirteç olduğu bulundu. Bu sonuç, hastalarda prognozu öngörmek ve tedavi kararı verme sürecinde etkili kullanılabilir.