E-ISSN : 2587-1404
ISSN    : 2587-0998

Hızlı Arama

SOUTHERN CLINICS OF ISTANBUL EURASIA - South Clin Ist Euras: 3 (3)
Cilt: 3  Sayı: 3 - 1992
ARAŞTIRMA MAKALESI
1.
SEREBRAL AMİLOİD ANJİYOPATİYE BAĞLI İNTRASEREBRAL KANAMALAR
INTRACEREBRAL HEMORRHAGES DUE TO CEREBRAL AMLYOID ANGIOPATHY
Sevinç Aktan, Canan Aykut, Önder Us
Sayfalar 306 - 307
Serebral amiloid Anjiyopati (SAA), kortikal ve leptomeningeal arter ve arteriollerde, amiloid depolanması ile karakterize klinikopatolojik bir durumdur. Genellikle ileri yaşlarda ve demansı olan hastalarda görülür. Amiloid depolanma, damarların media ve adventisyası içindedir. Amiloid depolanma sonucu damar duvarında fıbrinoid nekroz, küçük anevrizmal oluşumlar, serebral infarkt ve intraserebral kanamalar oluşur. Bilgisayarlı beyin Tomografisi (BBT) ile tipik olarak yüzeysel yerleşimli, sınırlan düzensiz, çevresi ödemli kanama görülür. Bu yazıda, BBT ile lober hematom saptanan, ileri yaşta, normotensif 5 hasta incelendi. Hastaların tümünde kognitif fonksiyon kaybı vardır. İleri yaşta normotensif ve demansiel bulgular olan hastalarda intraserebral kanama nedenleri arasında SAA mutlaka göz önüne alınmalıdır.
Cerebral Amlyoid Angiopathy (CAA) is characterized by amyloid deposition in the media and adventitia of leptomeningeal, cortical and subcorticaly arteries and arterioles in the absence of systemic amyloidosis. It is generally seen in elderly or demented patients. The amyloid in the vessel lead to fibrinoid necrosis, microaneurysms, cerebral infarction and intracerebral hematomas. Computed tomography could demonstrate typically multicomparmental hematoma with superficial location, irregular borders and surrounding edema. We reported 5 elderly, normotensive patients who had lobar hematomas revealed by CT CAA should be considered as a cause of such hemorrhages in elderly patients who are normotensive and demented.

2.
PENETRAN KERATOPLASTİLERDE POTANSİYEL GÖRMENİN PAM İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
POTENTIAL VISUAL ACUITY EVALUATION WITH POTENTIAL ACUITY METER IN PENETRATING KERATOPLASTY
Anıl Kubaloğlu, Ahmet İçagasioğlu, Beril Sayar Küçümen, Özlem Akaydın, Ömer Faruk Yılmaz
Sayfalar 308 - 310
Penatran keratoplasti geçiren 59 gözün potansiyel görmesi ameliyat öncesinden Potential Acuity Meter (PAM) ile araştırılmıştır. Ameliyattan 1 ile 4 ay sonraki dönemde ölçülen görmeler potansiyel görmelerle karşılaştırılmıştır. Korneal ödemin veya kesafetin aşırı olduğu 21 gözün 6'sında (%28.5) görme, PAM ile önceden doğru olarak saptanmıştır. Korneal ödemin veya kesafetin sınırlı olduğu 38 gözün 21'inde (%55.2) ise potansiyel görmeler ile Snellen görmeler arasında tam bir uyum elde edilmiştir. Penatran keratoplasti sonrası görmeyi belirlemede korneal ödemin veya kesafetin sınırlı olduğu gözlerde PAM ile anlamlı bir basan sağlanmıştır.
The potential visual acuity of the 59 eyes which underwent penetrating keratoplasty was predicted by PAM preoperatively. The visual acuities which were obtained l to 14 months postoperatively were compared with potential acuities. in the 6 of the 21 eyes with excessive corneal edema and opacity the visual acuity could be accurately predicted. In the 21 of the 38 eyes with limited corneal edema and opacity a total concordance was obtained between the potential and Snellen visual acuities. In predicting the visual acuity after penetrating keratoplasty, a significant success is obtained by PAM in the eyes with limited corneal edema and opacity.

3.
HAFİF VE ORTA ŞİDDETLİ HİPERTANSİYONDA AMLODİPİNİN ETKİLERİ
THE PLACE OF AMLODIPIN IN MILD AND MODERATE HYPERTENSION TREATMENT
Rahmi Irmak, Birsel Kavaklı, Ferdanes Mutlu, Ali Yayla
Sayfalar 311 - 313
Hafif ve orta şiddetli hipertansinyonlu hastalara, günde 5-10 mg tek doz amlodipini 5 hafta süre ile verdik. Çalışmamızın sonunda elde ettiklerimizi şu şekilde özetleyebiliriz: Amlodipin tedavisi süresince hastaların sistolik ve diastolîk kan basınçlarında ileri derecede anlamlı bir düşme gözlendi. Nabız sayısında birinci haftadan itibaren, altıncı haftanın sonuna kadar hafif düşme saptandı. Tedaviden önce 25 hastanın EKG sinde saptanan çeşitli iskemik değişiklikler tedavi sonrası 10 hastada düzeldi.
We applicated 5 or 10 mg amlodipin one dose daily for fıve weeks to mild and moderate hypertensive patients. We can summaries the results of our practice like that: During the of amlodipin treatment, a considerable decrease of sistolic and diastolic blood pressure have been observed. A mild decrease of pulse rate has been obtained from first week to the end of 6th week. Variable ischemic changes that have been obtained at ECG of 25 patients before treatment recovered ten (10) patients after treatment.

4.
KAYAK YARALANMALARI, NEDENLERİ VE ÖNLENMESİ
THE REASONS AND PREVENTION OF SKI INJURIES
Bilge Aykurt, Muzaffer Aykurt
Sayfalar 314 - 318
Ülkemizde hafta sonlarında 10-15 bin kişi kayak yapmaktadır. Yirmi beş yıldan beri çalışmalar yaptığımız bu spor dalında görülen yaralanmaların nedenleri, muayene ve tedavi esnasında yaralanan kayakçılara ve kayak görevlilerine çeşitli sorularla ve alınan cevaplarla araştırıldı. Yirmi yıl süren ve 585 kayakçı üzerinde yapılan araştırmalardan sonra yaralanma nedenleri ülkemiz için şöyle saptandı: Kayak bağlamalarının ayarlanmaması ve öneminin anlaşılmaması, kayak öğretmeninden öğrenilmemesi, kayağın kişiye uygun olmaması, kiralık ve emanet kayakla kayılması, aşırı yorgunluk, ayakkabı uygunsuzluğu, kayak pistinin dikliği, kontrolsüz hızlanma, pist dışında kayma, hava ve kar koşullan, Uluslararası Kayak Federasyonu (F.I.S) kurallarına uymama, pistteki çukur ve tümsekler, fiziksel güç uyumsuzluğu ve çarpışmadır. Kayak yaralanmalarının olmaması için gerekli koruyucu önlemler nedenlere göre ayrıntılı olarak anlatıldı ve kayakçılara önerilerde bulunuldu.
In our country about fifteen thousand people ski at the weekend in winter. We observed the skiers on the ski areas and we made interviews with injured skiers and the people in-charge to determine the reasons of ski injuries. In our investigation, we found the reasons of the ski injuries as follows: Poor adjustment of ski boot bindings, lack of education and experience of skiers, unsuitable ski length and ski boots, exhaustion, sloping and irregular ski areas, fartness (high speed), poor snow condition such as icy, hard snow, wet snow, not to obey skiing and Federation of International Ski rules, poor physical fitness and being untrained. As a result of our investigation we determined necessary precautions.

5.
GESTASYONEL TROFOBLASTİK HASTALIKLAR: 154 OLGU ANALİZİ
CLINICAL EVALUATION OF 154 CASES WITH GESTATIONAL TROPHOBLASTIC DISEASE
Sadiye Eren, Fuat Demirci, Mehmet Uludoğan, Muhittin Göç, Kenan Sofuoğlu
Sayfalar 319 - 321
1987-Î991 yıllan arasındaki 5 yıllık sürede, Zeynep Kamil Hastanesinde 154 gestasyonel trofoblastik hastalık vakası takip ve tedavi edilmiştir. Gestasyonel trofoblastik hastalıkların hastanemizde insidansı 1/676 gebelik olarak saptanmıştır. Vakalar, yıllara, yaş ve kan gruplarına, coğrafi bölgelere, pariteye ve abortus sayısına göre değerlendirilmiş, hastaneye kabullerinde aldığı ön tanı, semptom ve bulguların görülme sıklığı yönünden incelenmiştir. Ultrason ve B-HCG tayininin, erken tanıda doğruluk ihtimalini ileri derecede arttırdığı gözlenmiştir.
During the 5-year period from 1987 through 1991, 154 women whose pregnancies were complicated by gestational trophoblastic disease were managed at Zeynep Kamil Maternity Hospital. The incidence of gestational trophoblastic disease was determined as 1/676 pregnancy. The cases have been evaluated according to age and blood groups, geographical regions and parity and number of abortions. We also studied the cases with respect to frequency of sings and symptoms and their initial diagnosis at admission. It seems likely that sonogaphy and the determination of beta-HCG level, enhances the chance of early diagnosis.

6.
ALT ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLU KADINLARDA TEK DOZ OFLOXACİN TEDAVİSİ
SINGLE DOSE OFLOXACIN TREATMENT IN WOMEN WITH LOWER URINARY TRACT INFECTION
Deniz Ersev, Özdal Dillioğlugil, Ferruh Şimşek, Uğur Kuyumcuoğlu, Atıf Akdaş
Sayfalar 322 - 324
Bu çalışmada tek doz ofloxacinin komplike olmayan alt üriner sistem enfeksiyonu olan kadınlardaki tedavi etkinliği araştırıldı. Çalışma kapsamındaki 54 kadına 400 mg ofloxacin tek dozda oral yoldan verildi. Tedaviden 4-7 gün sonra yapılan idrar tetkiki ve idrar kültürlerinin sonuçları değerlendirildi. Değerlendirmeye alınan 49 hastanın 40'ında (%82) kültürlerin steril olduğu görüldü. Asemptomatik olan bu hastalar kür olarak kabul edildi. Çalışma sonucunda, tek doz ofloxacinin komplike olmayan ait üriner sistem enfeksiyonlu kadınlarda ilk tedavi seçeneklerinden biri olabileceği kanısına varıldı.
The efficacy of single dose ofloxacin in lower urinary tract infections was investigated in this study. Fifty-four women with complaints of dysuria and frequency were treated with a single dose of 400 mg ofloxacin orally. The results of urinalysis and urine culture which were performed 4-7 days after the administration of the drug were evaluated. Forty of the forty-nine evaluable patients (82%) were asymptomatic with sterile urine, thus cured. The data of the study suggest that single dose ofloxacin may be one of the first treatment options in the particular group of women with uncomplicated urinary tract infection.

OLGU SUNUMU
7.
LUXATİO ERECTA (GLENOHUMERAL EKLEMİN İNFERİOR ÇIKIĞI)
LUXATIO ERECTA
Ayhan Baran, Muzaffer Yıldız, Güven Bulut, Akif Teköz, Halil Uçaktürk
Sayfalar 325 - 326
Omuz eklemi sirkunduksiyon yapabilen bir eklemdir. Humerus başını fossa glenoideada kapsül ve kaslar tutar. Omuz bu özelliği dolayısıyla çıkığın en sık görüldüğü eklemdir. Çıkıklar öne, arkaya, yukarı ve aşağıya olabilir. Aşağıya çıkık (luxatio erecta) oldukça nadir görülür. Klinik ve radyolojik bulgular değerlendirilerek bir olguda luxatio erecta tanısı konmuştur. Literatürde oldukça nadir olmasından dolayı sunuldu.
Shoulder joint can do circunduction. The joint capsule and the muscles preserve caput humeri in fossa glenoidea. Therefore the shoulder joint is the most luxatable joint. Luxation may take place either anterior, posterior, superior or inferior. Inferior luxation (luxations erecta) is rarely encountered. A man with luxatio erecta humeri, diagnosed clinically and them confirmed radyologically, was reported as it is rarely seen in the literature.

LookUs & Online Makale