E-ISSN : 2587-1404
ISSN    : 2587-0998

Hızlı Arama

SOUTHERN CLINICS OF ISTANBUL EURASIA - South Clin Ist Euras: 11 (2)
Cilt: 11  Sayı: 2 - 2000
OLGU SUNUMU
1.
Lokal Nüks Gösteren Hepatobilier Müsinöz Kistadenom
Locau Recurrence Of Hepatobiliary Mucinous Cystadenoma
Nagehan Özdemir Barışık, Aylin Ege Gül, Necmi Kurt, Nilüfer Onak Kandemir, Dilek Yavuzer, Nimet Karadayı
Sayfalar 828 - 830
Hepatobilier müsinöz kistadenomlar karaciğer parankimi ve safra duktuslarından gelişen nadir kisıik tümörlerdir. Her yaşta görülmesine rağmen ileri yaşlarda ve kadınlarda daha sık rastlanmaktadır. Tedavide total eksizyonun yanısıra parsiyel eksizyon ve drenaj da uygulanmaktadır. Olgumuza karaciğerde kist hidatik ön tanısı ile kistektomi, drenaj ve omentopeksi uygulanmıştır. Ancak histopatolojik inceleme sonucu lıepatobilier müsinöz kistadenom olarak bildirilmiştir. Olguya 1,5 yıl sonra nüks saptanması nedeniyle nonanatomik rezeksiyon yapılmıştır. Takiple olan hastanın herhangi bir klinik şikayeti yoktur.
Hepatobiliary mucinous eystadenomas are eystic rarely seen tumors originating from liver parenehitna and biliary ductal epitelial tissuc. it ttıay occur at ali ages but it is more common in eldcr ıvomen. Ets therapy ineludes total excisiorı or partial excisîon and drainage. İn ourcase the preoperative diagnosis was hydatid eyst of the liver. The treatment ineluded eysteetomy, drainage and omentopexy, but after histopathologic evamination its diagnosed as hepatobiliary mucinous eystadenoma. Because of the loca] recurrence after 1,5 year, nonanatomic resection was carricd aut. Follomng the surgery she has no complaint.

2.
Wılson Hastalığı
Wılson's Dısease
Nihal Karatoprak, Gülay Çiler Erdağ, Ayça Vitrînel, Yasemin Akin
Sayfalar 831 - 834
Solukluk, sanlık ve karın ağrısı şikayetleri ile başvurup İte m ol iz saptanan, hızla karaciğer ve böbrek yetmezliği gelişen 10 ve 11 yaşlarındaki iki hastaya, tetkikleri sonucunda Wîison hastalığı tanısı konmuş, bu konudaki literatür gözden geçirilmiştir.
Two girls at the ages of 10 and 11, respectively, vvere diagnosed as VVilson's disease because of the apparence of renal and hepatie insuffieiencics followiııg thcir complaints of paleness, abdominal pain, jaundice and hemolysis reported at their application.

3.
Frontal Sınus Osteomunun Rezeksıyonu Sonucu Oluşan Defektin Fasia Lata Grefti İle Kapatılması
The Hcv Carrier State Of The Healthy Mothers And Perınatal Transfusıon Ofhcv Totheirnevvbürns
Temel Coşkuner, Sevtap Akbulut, Mustafa Paksoy, Şeref Ünver
Sayfalar 835 - 838
Kliniğimize gözde büyüme, gözde agn ve görmede azalma şikayeti ile başvuran hastada çekilen BT tetkikinde sağ fronial sinüsten kaynaklanan, intraorbital optik foramen seviyesine dek uzanan. exlraoküler kaslara ve optik sinire kompresyon yapan kitle saptanmıştır. Osıeoplastik yaklaşımla kitle exize edilmiş, frontal sinüs arka duvan ve orbita üst duvarında kitle tarafından oluşturulmuş dcfekı fasia lata grefti ile kapatılmış, grefl üzerine adipoz doku konularak sinüs oblitere edilmiştir. Patolojik inceleme sonucu osteom olarak saptanan kitlenin, alışılageldik boyutlardan daha büyük olması ve cerrahisinde farklı bir greft yöntemi kullanılması nedeniyle bu makalede sunulması uygun bulunmuştur.
Osteonıa is thc most eommotı benign ncoplasm of the paranasal sinuses and the nasal caviry. İt İs mostly located in the frontal and the cthmoid sinuses. Different surgieal approaches are deseribed for treatment of osteoma. The surgieal tcchniqucs uscd for osteoma can be varicd according to the localization. the size and thc mucosal status of the affected sinüs. Here wc presented a case who admitted to our elinic with exopthalmus, rctroorbital pain and dccrcascd vision. On his computerized tomography semi (CT) a mass vvas scen that is originated from riglıt frontal sinüs. İt vvas eıtending to optic foramen and extraocular museles and conıpressing thc optic nerve. The lesion was removed through an osteoplastic flap and the defect on the posterior wall of thc frontal sinüs and the superior wall of the orbita formed by the lesion. was elosed by faseia lata graft and obliterated by adipose tissue. Thc rcsult of thc microscopic cxamination of the specimen was reporled as osteoma. Bccause of thc u ıu-\ ııı-ı ı.ılık size of the mass and thc usagc of a different type of greft in the surgery, this case is decided to be presented in this artkle.

4.
İlginç Bir Nüks Olgusu: İnsizyonal Hidatik Kist
Unusual recurrence cıte: an ıncısıonal hvdatıc cyst.
Mustafa Candan
Sayfalar 839 - 840
Bir yıl önce başka bir merkezde splenik hidatik kist nedeniyle öpere edilmiş bir hasta, bir yıl sonra operasyon hattında giderek büyüyen şişlik nedeniyle başvurmuş olup, yapılan incelemelerde karın duvarında yeni bir kist saptanmıştır. Hasta bunun üzerine yeniden öpere edilmiş, insizyon katlan arasına yerleşmiş hidatik kist total olarak eksize edilmiştir. Olgumuz alışılmadık yerleşim yeri ve operatif yay ılı ma dikkat çekmek amacıyla sunuldu.
An insicional s\vallowİng was deteeted in a patient who was opareted for a splenic hydatic cyst in w difTereııt center onc ycar ayo. The cyst placed \vithin tlıe abdominal nail tlırough the old insicion, was cxcised eonıpletcly. A rare casc of a recurrent incisional hydatic cyst was presented in this paper because of notîcablc and unusual localisation and operative spillage

5.
Atipik Seyirli Hepatit A Olgularımız
Atvpıcal Hepatıtıs A Infectıon Cases
Gülnur Tokuç, Ayça Vitrinel, Nadir Girit, Kamil Esmer, Yasemin Akın, Alev Yavuz Yılmaz
Sayfalar 841 - 842
Hepatiı A genellikle asemptomatik ve selim seyreden, kronikleşmeyen bir enfeksiyondur. Ülkemizde lıepatit A insidansı bilinmemektedir. Son bir yılda atipik ve oldukça ağır seyir gösteren hepatit A cnfcksiyonlu 6 olguyu takip ellik. Bunların üçü kaybedilmiş, üçü şifa ile taburcu edilmiştir. Nadir de olsa hepatit A, ağır seyirli, atipik ve mortat olabilmektedir.
Hcpatitis A is an infcction tlıat is generally asymptomatic and benign and that dnes not becomc ehronie. The incidence of the diseasc in our country is not known. Last year we folloned up 6 c^c. with utypicul lıepatitis A infection witlı a scrious course in our elinic. Three of them died, threc of them survived and extcrncd safely. Rarely hcpatitis A may present a serious, utypical and mortal course.

6.
Blefaroptozis Korreksiyonunda Median Bazlı Orbikularis Okuli Kas Flepleri İle Frontal Askı
Frontal Suspensıon With Medıallv Based Orbicular1s Oculı Flap For Blepharoptosis Correction
A. Eksal Kargı, Asuman Nalça, Tayfun Aköz, Şebnem Kargı, Bülent Erdoğan
Sayfalar 843 - 846
Çalışmamızda; yaşlan 7-11 arasında birisi kız, diğer ikîsi erkek ve levator fonksiyonu kötü olan; dolayısı ile frontal askı gerektiren konjenital blefaroptozisli üç hastada median bazlı bilateral orbikularis okuli kas flepleri kullanılmıştır. Bu flepler üst göz kapağında oluşturulan tünellerden geçirilerek frontal kasa sütüre edilmiş, böylece innervc olmayan kas Hepleri ile kapağın yukan çekilmesini sağlayan askı fonksiyonu elde edilmiştir. Transvers deri adası eksizyonu ile levator kasının taşıdığı yük azaltılırken, flep donör sahalarnın inverte edilerek kapatılması ile belli belirsiz olan supratarsal katlantı daha belirgin hale getirilmiştir. Bu teknik ile körü levator fonksiyonlu hastalarda kabul edilir düzelme sağlanmıştır.
İn Mıree patients behveen the ages of 7 and 11, medially bascd orbicularis oculi muscle flaps were uscd bilaterally. These patients had congenital ptosîs and vveak levator muscle funetions for «lıich t hey required frontal suspeıısion. These flaps were sutured to the frontalis muscle through the tunnels constructed vt'İtbin the eyelid. A sufficienl funetion of suspeıısion was achieved so that eye lid ma able to be opencd by thc help of non-innervated muscle flaps. A shortening in the vertical axis of eyelid was achieved through a transversely evcised skin island. Supratarsal fold was formed by İnvertîng the flap donor arcas. VVc achieved acceptabk levels of corrcction in thc patients »iıh weak levator muscle funetions.

7.
Supraglottik Larenksin Bazal Oid Skuamöz Karsinomu
Basaloid Squamous Carcinoma Of The Supraclottıc Larynx
Arif Şanlı, Ozan Seymen Sezeni, Mehmet Eken, Nusret Erdoğan, Şeref Ünver
Sayfalar 847 - 848
Baş ve boyun bazaloid skuamöz karsinoımı, epidermoid karsinomun bir varyantıdır ve lı i pota renkse, dil köküne, tonsile ve larenkse yerleşme eğilimi gösterir. Bu varyant ilk defa 1986 yılında taril'edilmiştir. Bu makalede, supraglottik larenksin, bir bazaloid skuamöz karsinomu vakası sunulmuş ve klinik özellikleri, ayırıcı tanısı ve tedavisi gözden geçirilmiştir.
Basaloid şquamııus celi carcinoma of the head and neck İs a variant of cpidermoid curcinoma mıd İt tıas an uITiııity to thc lıypophaı yıı\, basc of the longue, tonsils and larynx. This variant was first deseribed in 1986. in (his article, a case of basaloid carsinoma uf the supraglottic laryns was presented and its clink-ııl featutes, diffeı ı-ıııi.ı! diagnosis and m-alnıun werc rcviewed.

8.
Çocukluk dönemi otoimmün poliglandüler sendrom olguları (Tip I ve Tip III formu)
Autoimmune polyglanduler syndrome cases in childhood period (Type I & Type III form)
Müferet Ergüven, Kadir Babaoğlu, Yasemin Katıöz, Neslihan Sağlam, Yasemin User, Pınar İşgüven, Sevil Özçay
Sayfalar 849 - 851
Otoimmün Poliglandüler Sendrom (OPS) Tip I; Otoimmun Hipoparatiroidi, Mükokütane Kandidiasis ve Addison Hastalığı ile karakterize bir sendromdur. İnsüline bağımlı Diabetes Mellitus (IDDM) gelişmesi bu sendromun nadir görülen bir komponentidir. Çalışmamızda sunduğumuz birinci hastamız; Mükokütane Kandidiasis, Hipoparatiroidi, tiroid antiperoksidaz antikor (+) liği tespit edilen ve otoreaktif adacık antikor (LCA) düzeyinin 24 JOF (Juvenil Diabetes Foundation) biriminden fazla bulunması üzerine IDDM profilaksisi için nikotinamid tedavisi başlanan OPS Tip I olgusudur; OPS Tip III ise; Addison Hastalığı olmaksızın gelişen iDDM ve Otoimmün Troidit hastalığı ile karakterize
bir sendromdur. Sistemik Lupus Eritematosus (SLE) ve Otoimmün Poliglandüler Sendromların beraber görülmesi seyrektir. İkinci hastamız, Otoimmün Troidit ve IDDM ye ilave olarak idiopatik Trombositopenik Purpura (iTP), Class 5 Membranoz Nefrit, Libman Sachs endokarditi içeren SLE bulguları ile birlikte olup OPS Tip III'e örnektir.
Type I autoimmune polyglandular syndrome (APS) is characterized by autoimmune hypoparathyroidism, mucocutaneous candidiasis and Addison's disease. The occurence of Insuline Dependent Diabetes Mellitus (JDDM) in that syndrome is very rare. We reported two cases of APS. The lirst case was type i APS with mucocutaneous candidiasis, hypoparathroidism and thyroid antiperoxidase antibody was detected in that patient. In addition to this; because of autoreactive islet cell (ICA) antibody level was more than 24 DFU nicotinamid was administrated for prophylaxis ofIDDM. Type ın APS is characterized by autoimmune tyhroid disease and insuline-dependent diabetes mellitus (IDDM) without Addison's disease. Systemic Lupus Erytematosus (SLE) is a rare component of APS cases. The second case was type III APS with ITP, Class 5 membranous nephritis, Libman Sachs endocarditis, perikarditis, autoimmune thyroiditis and lDDM.

9.
Tubanın Prımer Karsinomu
I'rımary Çarcın Om A Of Tuba
Ramazan Dansuk, Bülent Kars, Aylin Ege Gül, Kadir Güzelmeriç, Mesut Unsal, Cem Turan, Orhan Ünal
Sayfalar 852 - 854
Primer tuba aterina karsinomu nadir görülen, tanısı genellikle postopcratirkoyıılan bir maliguansidir, Orjini bilinmeyen adneksial kitleler ve açıklanamayan vaginal kanamalar da ön tanılar arasında düşünülmelidir. Kliniğimizde tanı koyulup öpere edilen bir tuba karsinomu dolay isiyle tuba karsinomuııda, ledavi yaklaşımlarını ve yenilikleri gözden geç ireceği/: . Olgumuz 60 yaşında postmcnopozal devrede olup vajinal kanama ile kliniğe başvurdu ve sağ adneksial kitlesi mevcuttu. Endomelrial örnekleme, nekrotik zeminde endometriuma ait yüzey epiteli olarak rapor edildi. Operasyonda sağ adneksial kitle dışında diğer bulgular normaldi. Patolojik incelemede her iki över ve uterus salim olup. f-'IGÖ evraîemesine göre Evre lll-C primer tuba karsinomu tanısı koyuldu. Dön kür kemolcrapi uygulanan hasla halen rekkürens sap 1 anmaksTzın, sağ olarak yaşamına devam etmektedir.
Primary eareinoma ortlıe Tattopıan tuha is one of the rare matignancies of female geııilul Iract and is not ılisıgrıosrd preoperatively. İt should be eonsidercd the primary eareinoma of luba in the casea ıvilh arlnexal mass and postmcnopausal vaginal bleeding \vith unlumun origin. Therc is no eoııcensus about the pustoperative therapy of earcinumas of tuba on the contrary to uvarian careinomas. Beeausc of İlle rarely of t his malignaııcy we cvaluateil treatment and prognosis of primary tareiııuma of tuba. The patient was admitted for surgery vvith pıenpcraiive diagnosis of a rİght adne\al mass and vaginal bleeding. Prtoperarive endometrial samplin» reveuled supeıfieial endometrial cpitheliuın vvith ııecrotie media. Al laparatomy the abdominal nıgans «ere loıınd to be normal ex

10.
Sıstemık Lupus Erıtematosus Ve Gebelik
Systemıc Lupus Ervthematosus And Pregnancy
Mehmet Çobanoğlu, Mustafa Tekçe, Ahmet Çakıroğlu, Ali Yayla, Necmi Kurt
Sayfalar 855 - 856
Lupus nefritli hastalarda gebelik sırasında, kronik lupus nefriti aktive olur, proteinüri, hipertansiyon anar ve böbrek fonksiyonu kötüleşerek preeklampsi gelişir. Sistemik lupus eritematosus'lu (SLE) gebe bir hastaya perkütan böbrek biyopsisi yapıldı. Hasta akut böbrek yetmezliği nedeni ile hemodiyalize alındı. İmmünsüpressif tedavi altındayken medikal abortus yapıldı. Hastanın böbrek fonksiyonları düzeldi ve hemodiyaliz tedavisi kesildi.
Patients vvith lupus tıephritis frcquently exhibit inereasing protenurla, hypertension and deterioration of renal function due to cîther a et ive lupus nephritis, chronic lupus nephritis and/or superimpose precclampsia during pregnancy. Pcrcutaneous renal biopsy vvas thereforc performet in vvomen vvith systemic lupus crythcmatosus during pregnancy. The patient has been dialysed because of acute renal faiiure and thcrapcutic abortion vvas performed vvith smiltaneus immunusupressive treatment. Her kidney function vvas rccovercd and tıcmodialysis treatment vvas ceased.

11.
Tıbbı Yazım Kuralları
Tıbbı Yazım Kuralları
Hüseyin Ekinci, Nejdet Bildik, Ayhan Çevik, Mustafa Gülmen
Sayfalar 857 - 861
Makale Özeti |Tam Metin PDF

LookUs & Online Makale