INTRODUCTION: The aim of the study was to compare the effects of the kinesio taping (KT) and extracorporeal shock wave therapy (ESWT) methods in the treatment of subacromial impingement syndrome (SIS).
METHODS: In the present study, a total of 105 patients with SIS were randomly divided into three groups: active kinesio taping (Group 1), sham kinesio taping (Group 2), and extracorporeal shock wave therapy (Group 3). Visual analogue scale (VAS) was used to measure patients’ pain, and the disabilities of the arm, shoulder and hand (DASH) score was used to evaluate the degree of functional disorders.
RESULTS: No statistically significant difference was determined between the groups with regard to age, gender, marital status, body mass index, and acromion types. Post-treatment VAS scores of Groups 1 and 3 decreased when compared to baseline VAS scores.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Our study reveals the clinical benefit of KT and ESWT in the treatment of non-calcific tendinitis. They can be suggested as an alternative to conservative treatments according to short-term results.
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, subakromiyal sıkışma sendromunun tedavisinde kinezyo bantlama (Kinesio taping - KT) ve ekstrakorporeal şok dalga tedavisi (ESWT) yöntemlerinin etkilerini incelemek ve karşılaştırmaktır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışmada subakromiyal sıkışma sendromu olan 105 hasta randomize olarak üç gruba ayrıldı: Aktif Kinezyo bantlama (Grup 1), sham kinesiyoloji bantlama (Grup 2) ve ekstrakorporeal şok dalga tedavisi (Grup 3). Hastaların ağrısını ölçmek için Vizuel Analog Skala (VAS) skoru ve fonksiyonel bozuklukların derecesini değerlendirmek için DASH skoru kullanıldı.
BULGULAR: Yaş, cinsiyet, medeni hal, vücut kitle indeksi ve akromiyon tipleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Grup 1 ve 3’ün tedavi sonrası VAS skorları başlangıç VAS skorlarına göre düşük saptandı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Sonuç olarak çalışmamız, kalsifik olmayan tendinit tedavisinde KT ve ESWT kullanımının klinik yararını ortaya koymaktadır. Kısa süreli sonuçlara göre her iki yötem de konservatif tedavilere alternatif olarak önerilebilir.