ISSN    : 2587-0998
E-ISSN : 2587-1404
SOUTHERN CLINICS OF ISTANBUL EURASIA - South Clin Ist Euras: 7 (1)
Volume: 7  Issue: 1 - 1996
RESEARCH ARTICLE
1.PROGNOSTIC FACTORS IN PATIENTS WITH THORAX TRAUMA REQUIRING INTENSIVE CARE
Ayhan Çevik, Tayfun Yücel, Yıldırım Gülhan, Gazanfer Azakli, Mustafa Gülmen
Pages 571 - 576
Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Genel Cerrahi ve yoğun bakını ünitesinde Ocak 1994-Mart 1995 tarihleri arasında 35 hasta toraks travması nedeniyle yatırılarak tedavi edildi. Ortalama yaş 39 (8-75) idi. Olgularımızın 23'ü erkek (%61.8), 12'si kadındı (%38.2). Vakalarımızın etyolojileri; 22'si trafik kazası (%66.9), 10'u yüksekten düşme (%27.5), üçü ateşli silah yaralanmasıydı. Sekiz olguda izole toraks travması (%22.8), 27 olguda ise toraks travmasına ek organ yaralanması mevcuttu (%77.2). Tüm vakalarımıza ortalama dört gün boyunca 5-10 cm su basıncında PEEP ile mekanik ventilasyon yapıldı. Hastalarımızın hepsine ortalama 10 gün boyunca 2000-2500 kcal. ile erken enteral nutrisyon uygulandı. Ampirik olarak; hastalarımıza imipenem veya sefotaksim ile antibioterapi, düşük molekül ağırlıklı heparin ile tromboz proflaksisi, stress ülseri profilaksisi için H2 reseptör antagonisti uygulandı. Hastalarımızın 10'una (28.4) travma sonrası l.,3.,7.,10. günlerde kan; TNF ve IL 6 değerlerine bakıldı. Toplam mortalite oranımız %28.4 (10 hasta)'dır. Vakalarımızın altısı MOFS dördü sepsis ile kaybedildi. Çalışmamızı, kliniğimizde yoğun bakım gerektiren toraks travmalı hastalarda uyguladığımız mekanik ventilasyonun ve erken enteral beslenmenin tedavideki önemini vurgulamak ve hastaların takibin de kan kültürü ve kan sitokin değerlerinin yerini literatür ışığı altında değerlendirmek amacıyla yaptık. Sonuç olarak; toraks travmalarının acil cerrahi kliniklerinde yüksek mortalite ve morbidite ile seyreden travmalar olduğu, erken ve devamlı ventilasyon desteğinin hastanın prognozunda önemli olduğu, zamanında ve gerekli cerrahi müdahaleye ilaveten, erken enteral nutrisyonun, hastanın yoğun bakını ünitesinde yakın takibinin önemi ortaya konuldu. Hastaların rutin labaratuvar takiplerinin yanında önemli iltihabi ve immünolojik parametre olan kan sitokin düzeylerinin takip edilmesinin prognoz açısından yol gösterici olabileceği kanaatine varıldı.
In the 2. general surgery department an the intensive care unit (ICU) between January 1994 March 1995, 35 patients were interned because of the thoracic injuries at the Kartal Training and Research hospital. Mean age was 39 (8-75). 23 cases (61.8%) were male and 12 cases were female. Ratio of the traffic accidents, falling down, penetrating wounds were 22 (66..9%), 10 (27.5%), 3 (8.5%) respectively. in the 8 cases (22.8%) there were isolated thoracic injuries, in the 27 cases (77.2%) there were multiple organ injuries. in all patients PEEP (5-10 cmH2O) was applied during four days period. In all patients early enteral nutrition was given average 2000-2500 kcal during ten days. Imipenem or sefotaxim were given empirically, thrombosis prophylaxis with low molecular weight heparin and H2 receptor antagonists for stress ulcer were started. In ten patients (28.4%) TNF and IL 6 values were examined in the first, third, seventh and tenth days after the injury. Mortality was 28.4 % 10 patients). The six patients were died because of the MOFS and the four patients were died because of the sepsis. The aim of this study is to emphasize the importance of the mechanical ventilation and early enteral feeding in patients who have thoracic injuries and during follow up the place of the blood culture and blood cytokine values are discussed ac cording to literatures. As a results in the emergency clinics, thoracic injuries were serious cases with high mortality and morbidity and early-continuous ventilation was an important prognostic factor. The importance of appropriate operations and early enteral nutrition together with ICU supports were shown. We concluded that following the routine laboratory findings together with blood cytokine levels as an inflammatory and immunologic parameter was a prognostic factors.

2.THE RETROSPECTIVE EVALUATION OF THE ENTOXICATION CASES ADMITTED TO THE PEDIATRIC EMERGENCY ROOM
Gülnur Tokuç, Yasemin Akın Ekmekçioğlu, Nilgün Ünal Gökyayla, Belgin Özhan
Pages 577 - 578
1 Haziran 1992-31 Mayıs 1996 tarihleri arasında Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, acil polikliniğine başvuran akut zehirlenme olgularının derlenerek incelenmesi sonucunda, bunların %30.7'sinin ilaç, %18.7'sinin besin, %16.6'sınm karbonmonoksit zehirlenmesi olduğu görülmüş tür. İlaç zehirlenmelerinde ilk sırayı salisilatlar almıştır (%5.2). Olguların biri hariç tamamı salah ile taburcu olmuş, mantar zehirlenmesi nedeniyle başvuran bir olgu ise eksitus olmuştur.
In this retrospective study, it was seen that drug intoxication cases were 30.7%, food poisoning cases were 18.7% and carbonmonoxide intoxication cases were 16.6% among acute intoxication cases in the last four years admitted to the pediatric emergency room in our hospital. Salisilat intoxications were 5.2% among drug intoxication cases. All of the patients were healed except one who was a mushroom intoxication case and died.

3.SERUM URIC ACID LEVEL IN TREATMENT OF PULMONARY TUBERCULOSIS
Ahmet İlgazli, Benan Çağlayan, Neslihan Özaydın, Hakan Cinemre, Sevim Ak
Pages 579 - 581
Çalışmamızda daha önce tedavi edilmemiş 40 akciğer tüberkülozla kadın olguda (yaşları 13-51) Morphazinamid ile birlikte üç spesifik antitüberküloz ilacın iki ay günlük kullanımının serum ürik asit düzeyine etkisi araştırıldı. Yaş ortalaması 22.82+7.53 olan olguların tedavi öncesinde, tedavilerinin birinci ve ikinci aylarında serum ürik asit düzeyleri ölçüldü. Tedavinin birinci ayında üç olgunun, ikinci ayında bîr olgunun serum ürik asit düzeyinde artış saptandı. Tedavi öncesi, birinci ve ikinci ay değerleri istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0.735). Olguların iki aylık tedavileri esnasında herhangi bir yan etki gözlenmedi. Modern tüberküloz başlangıç tedavisinde mutlaka bulunması gereken Morphazinamid'in güvenle kullanılabilecek bir ilaç olduğu kanısına varıldı.
In this study, we investigated the effects of three specific antituberculosis drugs including Morphazinamide on serum uric acid level of 40 female patients with pulmonary tuberculosis who had not received any antituberculosis therapy previously. Their mean age was 22.8±7.5. The serum uric acid levels were examined in the first and second months of therapy. Increased levels were found in three cases in the first month and in one case in the second month. There was no significant difference between the levels before treatment, and in the first and second months of the treatment. Side effects were not noticed during two months (p=0.735). In conclusion, we decided that morphazinamide is a reliable drug in the treatment of tuberculosis.

4.OUR RESULTS OF THE SURGICAL MANAGEMENT OF FEMORAL SHAFT FRACTURES, IN THE CHILDHOOD
Bülent Kavaklı, Taşkın Tecimer, Serdar Özyalçın, İsmail Yedek
Pages 582 - 584
Çocuk femur diafiz kırıklarında tercih edilen tedavi yöntemi genellikle konservatif olmakla beraber, yeterli redüksiyon sağlanamayan, politravmatize, özellikle kafa travması olan, bilateral, patolojik olan femur diafiz kırıklarında cerrahi tedavi uygulanmaktadır. İstanbul KEAH 1. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde Haziran 1991-Temmuz 1995 tarihleri arasında 50 hastanın 52 femur diafiz kırığına cerrahi tedavi uygulanmıştır. Ortalama yaşı 11.2 olan hastaların, ortalama takip süresi 2.2 yıldır. Biyolojide ilk sırada trafik kazaları (% 64) yer almaktadır. Hastalar orta lama 6.4 günde öpere edilmişlerdir. Otuz dört hastaya plak-vida,12 hastaya çapraz K-teli, iki hastaya intra medüller tespit materyali kullanılmıştır, iki hastada plak gevşemesi ve non union, üç hastada yüzeysel enfeksiyon gelişmiştir. Öpere edilen tarafta ortalama 0.8 cm'lik uzama gözlenmiştir. Çocuk femur diafiz kırıklarında cerrahi tedavi yöntemi konservatif yöntemlere üstünlüğü yoktur, ileri çocukluk döneminde ve seçilmiş olgularda uygulanmaktadır.
In Kartal Research and Training Hospital Orthopaedics and Traumatology Clinic 1, between June 1991- July 1995, 52 fractures of the shaft of the femur had been treated by surgical treatment. The mean age of the patients was 11.2 years. These patients were evaluated retrospectively after a mean follow-up of 2.2 years. 34 patients had been treated with a plate and screw, 12 patients had been treated with Kirschner wires, 2 patients treated with intra medullary nail. There were superficial infections in 2 patients. There is no advantage of surgical treatment of the femoral fractures in children over the conservative treatment.

LookUs & Online Makale