ISSN    : 2587-0998
E-ISSN : 2587-1404
SOUTHERN CLINICS OF ISTANBUL EURASIA - South Clin Ist Euras: 1 (3)
Volume: 1  Issue: 3 - 1990
RESEARCH ARTICLE
1.
İKİYÜZ ALTMIŞDÖRT FROZEN SECTION OLGUSUNUN RETROSPEKTİF ANALİZİ
Figen Söylemezoğlu, Aydın Sav, Sevgi Küllü, Ayşe Ersev, Çiğdem Ataizi
Pages 133 - 136
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji A.B.D.'de Eylül 1988 - Aralık 1990 yılları arasında yapılan toplam 264 frozen section (f.s.) olgusu retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların genel doğruluk derecesi % 95.1 olarak bulundu. Yöntemin spesifisitesi 0.98, sensitivitesi 0.97 olarak saptandı.

2.
RİSKLİ HASTALARDA YUKARI BATIN VE AŞAĞI BATIN CERRAHİ GİRİŞİMLERİ SIRASINDA VEYA POSTOPERATİF GELİŞEN PULMONER VE KARDİOVASKÜLER KOMPLİKASYONLAR
Zühal Arıkan, Melihan Geliş, Lokman Eldem, Aydın Özgül
Pages 137 - 141
Preoperatif analiz sırasında ASA Klasifikasyonuna göre değerlendirilen riziko skalasının ışığı altında, intra ve postoperatif komplikasyonlarm kalite ve kantitesinin belirlenmesi amacıyla yukarı ve aşağı batın operasyonlarına tabi tutulan 189 vaka retrospektif olarak araştırmaya alınmıştır. Burada yukarı ve aşağı batın ameliyatlarında operatif girişim tekniğinin organizmanın homöostazı üzerine olan etkisi karşılaştırılmıştır. Preoperatif riziko anestezi soru formu ile tesbit edilerek takip formu üzerinde Manheim skalasına göre işaretlenmiştir, intra operatif komplikasyonlar anestezi takip fişlerinden, postoperatif komplikasyonlar hasta dosyası üzerinden değerlendirilmiştir. Safra kesesi ve mide operasyonları yukarı batın, kolorektal cerrahi ve prostat operasyonları aşağı batın girişimleri olarak tasnif edilmiştir. Preoperatif rizikosu olan hastalardaki intraoperatif ve postoperatif komplikasyonlar hastaneden taburcu edildikleri 4. postoperatif haftaya kadar takip edilmiştir. Statistik olarak Student T. testi üzerinden değerlendirilmiş, P = 0,05 olarak kabul edilmiştir. Riziko sınıflandırılmasının determinizasyonunda preoperatif komplikasyonların sıklığı açısından her iki grupta farklılık saptanmamıştır. İntra, özellikle postoperatif komplikasyonların tasnifinde, yukarı batın ameliyatlarında postoperatif bronkopulmoner komplikasyonların, intra operatif komplikasyonların genel dağılımından daha baskın olduğu gözlenmiştir. Bazı otörler tarafından sigma ve rektum operasyonlarının daha fazla risk taşıdığının kabul edilerek, yukarı batın operasyonlarındaki komplikasyonların ağırlığının preoperatif endexte daha az olarak değerlendirilmelerine rağmen; gerçekte bu sayının küçümsenemeyeceği görülmüştür. Bununla birlikte önceden olduğu gibi sonradan da yüksek pulmoner rizikonun yukarı batın operasyonlarında verifiye edildiği dikkati çekmiştir.

3.THE RABIES IN TURKEY AND EUROPE
Arıkan Gürel
Pages 142 - 151
Avrupa ülkelerinde yabani hayvan kuduzu toplam kuduz olaylarının % 12'si iken ülkemizde bu oran % 1,6 dolaylarındadır. Türkiye kuduzunun % 98.4'ü evcil hayvan kuduzudur. Büyük tehlike de, birlikte yaşadığımız hayvanların insanlarımız için korkutucu oluşudur. Avrupa'nın 27 ülkesi içinde evcil hayvan kuduzunun % 11.4'ü yabani hayvan kuduzunun ise binde 2'si Türkiye'ye aittir. Son 10 yılda Avrupa kuduzunun toplam ortalamasının % 7.3'ü Türkiye'den bildirilmiştir ama son 3 yılda bu oranlar % 6, % 4,3 ve son yılda % 2,6'ya düşmüştür. Avrupa'da son 10 yılda bu 11 ülkede kuduz sayısı artarken Macaristan, İsviçre ve Türkiye'de sayıca bir azalma vardır. 1989 Avrupa evcil hayvan kuduzu sıralaması: Sığır 1646, koyun-keçi 1121, köpek 1089, kedi 1046, 119'dur. Ülkemizde ise aynı yılda 584 kuduz olayının 439'u köpek, 80 sığır, 31 kedi, 14 koyun-keçi, 11 at ve 3'ü de yabani hayvandır. Avrupa ve Dünyada ev faresi kuduzu bugüne kadar hiç bildirilmemişken Türkiye'den 11 yılda 182 adet kuduz olayı bildirilmesi tamamen laboratuvar yanılgılarına bağlanmaktadır. Avrupa ülkelerinde 1954-1985 yılları arasında 333 adet yarasa kuduzu bildirilmiş; bunun da 140 adedi 1987'de 94'ü 1988-1989 yıllarında olmuştur. Yarasa kuduzu başta Danimarka sonra Hollanda ve Batı Almanya'da görülmektedir. Türkiye'de kuduz İstanbul, İzmir, Samsun, Sakarya, Kocaeli gibi büyük şehirlerde, Karadeniz, Marmara ve Ege sahil bölgelerinde görülmektedir. İç Anadolu ve Doğu Bölgelerinde kuduz çok az sayıdadır. Pendik Hayvan Hastalıkları Merkez Araştırma Enstitüsü Kuduz ve Patoloji Laboratuvarı toplam Türkiye kuduzunun % 55'in teşhisinin yapıldığı bir merkezdir. Laboratuvarımızda Dünya ülkelerinin modern ve güvenilir tanı yöntemleri uygulanarak kuduz tanısı, laboratuvara getirilişinden sonraki 20 dakikada yapılabilmekte en geç 24 saat sonunda kesin tanı tamamlanmaktadır.
The problem of rabies is still been the popular topic both in Turkey and in the world. Though it has shown an increase till 1982 in our country, it decreased in recent years. However these results may be misleading. While in European countries, the untamed animal rabies constitute 72 % of the total rabies cases, in Turkey it is about 1.6%. In Turkey the cause of rabies by tamed animals is 98.4%. Among the 27 European countries 11.4 % of the tamed animal rabies and 2/1000 of untamed animal rabies belong to Turkey. In the last decade 7.3 % of the mean average of the European rabies has been reported from Turkey, but in the last 3 years these figures have decreased to 6 %, 4.3 % and in the last year to 2.6 %. In Europe in the last decade while the rabies cases show an increase in these 11 countries there is a decrease in Hungary, Switzerland and in Turkey. Between 1954-1985, 333 cases of bat rabies have been reported in European countries. 140 of these cases have been in 1987 and 94 of them have been between 1988-1989. Bat rabies is most common in Denmark, Holland and West Germany. In Istanbul, Central Research Institute of Pendik Animal Diseases, Rabies and Pathology Laboratory is a place where 55 % of Turkish rabies has been diagnosed. In our laboratory diagnoses of rabies by modern and reliable methods used in the world, can be made after 20 minutes following the appliance of the case. Definite diagnosis is made in 24 hours at most.

4.
SALBUTAMOL ROTA İNHALER VE SALBUTAMOL İNHALASYON ABROSOLÜNÜN ETKİNLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASIYLA İLGİLİ ASTMA BRONŞİALE HASTALARI ÜZERİNDE YAPILAN BİR ÇALIŞMA
Yaşar Yılmazkaya, Fevzi Güneş, Füsun Değirmencioğlu, Asiye İnan, Mübeccel Akman
Pages 151 - 152
Kliniğimizde yaşları 22-48 arasında değişen, 20 kişilik Astma Bronşiale hastasına salbutamol'un iki değişik formu uygulandı. Salbutamol Rota inhaler (Toz) ve Inhalasyon aeroso'in etkinlikleri araştırıldı ve karşılaştırılması yapıldı. Her iki formun uygulaması sonucunda FEV1'deki yükselmenin anlamlı ve etki mekanizması yönünden eşdeğer olduğu ortaya çıktı. Poders (Toz) formunun etkisinin daha çabuk başladığı görüldü.

5.
42 AKUT HEPATİT B İNFEKSİYONLU OLGUDA DELTA ANTİKORU SIKLIĞI
Serdar Özer
Pages 153 - 154
Aralık 1989 ile Mayıs 1990 tarihleri arasında Kartal Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği'nde yatan HBs Ag pozitif 42 akut viral hepatitli olguda delta hepatit antikoru araştırıldı. 42 olgunun 2'sinde delta hepatit antikoru (% 4.7) saptandı. Kronikleşme potansiyeli dikkate alınarak bu iki olgunun takibi uygun görüldü.

6.
ÇOCUK SİNÜZİTLERİNDE SOLUNUM YOLU PROBLEMLERİ
Hasan Candan, Ethem Poyrazoğlu, Ziya Mete, Adnan Başer, Haluk Özkarakaş, Erol Kışlaoğlu
Pages 155 - 156
1988-1989 yıllarında polikliniğimizde görülen 43 sinüzitli çocuk hastada sinüzite bağlı sokınum yolları komplikasyonları değerlendirilmiştir. Bu hastaların % 65'inde farenjit, % 41'inde adenoid hypertrofisi, % 32'sinde tonsillit, % 28'inde bronşitis tespit edilmiştir. Çocuk sinüzitlerinde solunum yolu komplikasyonu sinüse olan uzaklığına göre değişmekte olup, bu çalışmada % 65 farenjit, % 28 sinobronşit bulunmuştur.

7.ACTIVE THERAPY PROGRAMME WITH ULTRASOUND ON SOFT TISSUE JOINT INJURIES
Bilge Aykurt, Muzaffer Aykurt
Pages 157 - 161
Bu çalışma eklemlerinin yumuşak dokularında travma olan hastalarda aktif tedavi programı olarak uyguladığımız ultrason tedavisinin etkinliğini araştırmak amacıyla uygulandı. Konvansiyonel tedavi olarak uygulanan alçı ve atelle eklemleri immobilizasyona alınan 72 olgu kontrol, ultrasonla tedavi edilen 116 olgu ise deney grubu olarak ele alındı. Tedavi grubundaki hastalar tedavi öncesi ve tedavinin 3., 5., 7. ve 10. günlerinde ödem, ekimoz, hematom, hassasiyet, ağrı, eklem hareket genişlikleri, kontrol olguları da tesbit öncesi ve sonrasında aynı kriterler yönünden değerlendirildiler. Çalışmamızın sonucunda tedavi grubunda hızlı bir organik ve fonksiyonel iyilik elde edildiği ve hastaların tedavinin 10. gününde normal fonksiyonel aktivasyonlarına döndükleri saptandı. Oysa ki kontrol grubunda immobilizasyon sonucunda eklem hareketlerinin daha da kısıtlandığı ve normal aktivasyonlarına dönemedikleri görüldü.
This study was carried out to investigate the efficiency of active therapy programme with ultrasound on various joints of the patients with soft tissue injuries. 72 Patients who received conventional therapy on their injuried extremities with cant plaster or splint were control group. 116 patients who received ultrasounic therapy were study group. Study group patients were evaluated before the therapy and on the 3rd, 5th., 7th. and 10th. Days of the therapy with respect to odema, ecchymosis, hematoma, tenderness, pain, range of motion criteria. Control patients evaluated with respect to same criteria before and after cast plaster or splint. As a result of our studies, we observed that rapid organic and functional healing was achieved in study group. They returned to normal functional activities on the 10th. days of therapy. But control group patients' joint motions were more restricted because of the immobilisation.

8.
İYON SELEKTİF ELEKTROD İLE SERUMDA SODYUM VE POTASYUM TAYİNİ-FLAME FOTOMETRİSİ İLE KIYASLANMASI
Işık Türkalp, Ekrem Erbiz
Pages 162 - 166
Bu çalışmada, iyon selektif elektrod (ISE) ile serumda sodyum ve potasyum ölçümleri kesinlik (presizyon), linearite, tekrarlanabilirlik, doğruluk ve flame fotometresi ile uyum açısından değerlendirildi. Sodyum ve potasyum için günlük presizyon mükemmeldi, ortalama varyasyon sabiti (% CV) sodyum için % 0.38, potasyum için % 0.86. İSE ile sonuçların günler arası tekrarlanabilirliği, flame fotometresine kıyasla daha iyiydi (sodyum için ortalama CV % 1.45, flame ile % 3.54 ve potasyum için ortalama CV % 2.17, flame ile % 4.84). Linearite çalışmaları, analizle bulunan ve teorik değerler arasında sodyum için 100-200 mmol/l, potasyum için 1.0-10.0 mmol/l'den geçen doğru bir hat gösterdi. Lineer regresyon analizleri sodyum ve potasyum için gözlenen ve teorik değerler arasındaki korelasyon sabitinin r= 1.000 olduğunu gösterdi. İSE ile flame fotometresi arasında iyi bir korelasyon bulundu (r = 0.908 sodyum için, r = 0.921 potasyum için).

CASE REPORT
9.
PENETRAN KALP YARALANMALARINDA; HIZLI TANI VE TEDAVİNİN ÖNEMİ (ÜÇ OLGU)
Fuat İpekçi, Faik Çelik, Ergin Olcay, Altınok Öz, Lokman Eldem, Şahin Barut
Pages 167 - 169
Penetran kalp yaralanmaları yüksek morbidite ve mortalite ile seyreden patolojilerdir. (1.1.980-1.1.990) yılları arası bir yıllık süre içinde acil cerrahi ünitemize başvuran üç hastamızda delici kesici alet ile oluşmuş penetran kalp yaralanması tespit ettik. Gerek hızlı tanı, gerekse de yerinde ve hızlı tedavi sonucu her üç hastanın da şifa ile hayatları kurtarıldı. Olgu sayımızın sembolik olmasına karşın, bu tür yaralanmalarda temel prensipler, olası hızlı ve yerinde tanı tedavi ilkelerine uygun hareket edilmesi, sonuçlarımızın yüz güldürücü olmasına neden olmuştur.

10.
NADİR BİR HASTALIK; CAROLİ SENDROMU (BİR OLGU SUNULMASI)
A Oğuz Oran, Erdal Akgün, Durmuş Şendağ
Pages 170 - 172
1989 yılında 44 yaşında erkek hastada ultrasonografide Safra yollarında "İntrahepatik" Kistik genişlemelerin tespit edilmesi üzerine, Caroli Hastalığı düşünülmüş ve hasta bu amaçla tetkike alınmıştır. Yapılan tetkikler sonucunda Caroli hastalığı olduğu anlaşılmıştır.

11.
YÜKSEK VOLTAJLI ELEKTRİK AKIMI İLE YANAN EKSTREMİTELERDE ENERJİK YAKLAŞIM
Erol Kışlaoğlu, Nevzat Doğan, Kunter Balkanlı
Pages 173 - 175
Yanık merkezimize yüksek voltajlı (10.000 volt) elektrik akımı ile yanmış iki hasta, ciddi üst ekstremite yaralanması ile yatırıldı. Diğer branşlarla yapılan konsültasyonlarda amputasyon önerilmesine rağmen bu ekstremiteleri kurtarmayı denemeye karar verdik ve fasyatomi, ölü dokuların debridmam ve diğer tedbirleri içeren enerjik bir tedaviye başladık. Olgulardan birinde geç komplikasyon olarak brakial arter patlaması oldu. Sol safen ven greft'ti brakial ve ulnar arterler arasına interpoze edilerek revaskülarizasyon sağlandı. Her iki baştanında kolları kurtarıldı ve bir sene sonraki kontrollerinde eller fonksiyon yapıyordu.

REVIEW
12.
HALÜSİNASYONLAR
Salih Yaşar Özden
Pages 176 - 182
Abstract |Full Text PDF

13.Drugs during pregnancy and lactation
Sadullah Bulut, Orhon Ergin
Pages 183 - 188
Abstract |Full Text PDF

14.
DİKİŞ MATERYALLERİ VE BAKTERİ TUTMA ÖZELLİKLERİNE GENEL BİR BAKIŞ
Deniz Şelimen
Pages 189 - 190
Dikiş materyallerinin kapilarite ve bakteri taşıma özellikleriyle, bunların yara iyileşme süreci üzerine etkilerine ilişkin bir derleme.

LookUs & Online Makale